Makalelerim by sule soyer

Yöneticilere Sorun Çözme Teknikleri
Yöneticilere Sorun Çözme Teknikleri, 2006
Çapraz Düşünme Tekniği nasıl çalışıyor?
Siz de “Kalıpların dışına çıkamıyoruz.
Körleşmişiz.” diy... more Çapraz Düşünme Tekniği nasıl çalışıyor?
Siz de “Kalıpların dışına çıkamıyoruz.
Körleşmişiz.” diyenlerden misiniz?
Yöneticilerin en çok şikayet ettiği noktalardan biridir bu. Aslında, belli bir konuda sıkıştığınızda, aklınıza yeni bir şey gelmez olduğunda, kendi uzmanlığınızın, işinizin kalıplarından başka bir şey düşünemez olduğunuzda kullanabileceğiniz garantili bir teknik var.
Bu tekniğin adı “Çapraz Düşünme”. .
Yaratıcı düşünme teknikleri, bizleri içinde bulunduğumuz düşünme kalıplarından kurtarabiliyor.
Çapraz Düşünme Tekniği, gerçekten basit, herkesin bir kağıt ve kalem, hatta bazılarının kağıt ve kalem olmaksızın kullanabileceği bir teknik.
Çapraz Düşünme Tekniği de insana hiç akla gelmedik soruları sordurma konusunda uzmanlaşmış bir teknik. Çapraz Düşünme Tekniği nasıl çalışıyor? Basit bir sistemi var.
Çapraz Düşünme Tekniği
1. Önce sorununuzu en basit şekilde tarif ediyorsunuz.
2. İkinci aşamada bir nesne, olgu, bilgi, insan, kişi ya da çevrenizde gördüğünüz herhangi bir şeyi seçiyorsunuz. Ama bir tek şey. Örneğin “Perde” kelimesini seçiyorsunuz.
3. Sonra seçtiğiniz şeyin özelliklerini bir kağıda yazmaya başlıyorsunuz.
4. Daha sonra da seçtiğiniz nesnenin not aldığınız özellikleriyle kendi sorununuz arasında sorular sorarak bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz.
5. İşe yarayacak gibi olanları not alıp uygulama planı yapıyor ve uygulamaya geçiyorsunuz.
Şule SOYER
Jeoekonomist

Faktoring (Factoring) Nedir?
Faktoring (Factoring) Nedir?, 2006
Faktoring (Factoring), her türlü mal ve hizmet satışlarınızdan doğan, fatura veya fatura yerine g... more Faktoring (Factoring), her türlü mal ve hizmet satışlarınızdan doğan, fatura veya fatura yerine geçen belgelere dayalı, vadeli alacakların devredilmesi karşılığında finansman ve tahsilat hizmetlerinin sunulmasıdır.
Bu anlamda Faktoring, bir “alacak ve nakit akışı yönetimi” sürecidir. Kısaca ” Faktoring Nedir? ” sorusuna şu cevabı verebiliriz: Faktoring sistemi, vadeli alacaklarınıza hareket ve likitide (para veya nakde dönüşebilme gücü) kazandıran ve bir işletmenin en büyük gereksinimlerinden olan “sıcak para” girişini sağlayan en önemli yöntemlerden biridir. Faktoring kuruluşları ile yaptığınız sözleşmeler ile alacaklarınız güvenli ve etkili bir tahsilat ve nakit akışı yöntemine kavuşur.
Faktoring işlemleri, hızlı finansman yükümlülüklerinizi yerine getirmenizi ve işinizde başarılı bir büyüme için fonlama sağlar. Eğer nakit sıkışıklığı varsa işi büyütmek zordur. Faktoring satışlarınızı nakde dönüştürür, sağlıklı büyüme imkanı sağlar. Faktoring hizmetleri bu noktada, ekonomik büyüme evresindeki tüm irili ufaklı işletme, vadeli iş yapan tüm girişimci ve firmalar için etkin bir finansal seçenektir.
Faktoring’in, finansman, garanti ve tahsilat olmak üzere üç hizmet türü vardır. Firma ile yapılan anlaşmaya göre üç hizmetten ya da birinden yararlanılabilir. Finansman vadeli alacakların belli bir oranının ön ödeme olarak müşteriye ödenmesi, garanti alıcı firmanın ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda, sözkonusu alacağın garanti edilmesi, tahsilat ise alacakların yönetimi, tahsilat ve takibinin yapılarak müşteriye raporlanması şeklinde özetlenebilir.
Temel olarak iki tür maliyet vardır, faktoring komisyonu ve faktoring ücretidir. Faktoring ücreti finansman hizmetinden yararlanılması durumunda sözkonusu olur. Komisyon ise temlik alınan alacaklar üzerinden hesaplanan ve işlem hacmine, alacağın vadesine göre değişen bir maliyettir.
Genel olarak yatırım malları, kolay bozulabilen ürünler ve grup içi satışlardan doğan alacaklar faktoringe uygun değildir.
Şule SOYER
Mali Müşavir
19.03.2006
BENCHMARKING'in FAYDALARI NELERDİR
Ülkemizde özellikle son yıllarda görülen küreselleşme çabalarına paralel pazarda rakip ülke ürünl... more Ülkemizde özellikle son yıllarda görülen küreselleşme çabalarına paralel pazarda rakip ülke ürünleriyle aynı güçte yarışabilmek üzere bilimsel, çalışmalarla birlikte Topyekün Kalite Yönetimi felsefesi doğrultusunda başlamış ve hızla devam etmektedir.
E Ticaret, 2006
Elektronik ticaretin araçlarını, birbirleriyle ticaret yapanların ticari işlemlerini kolaylaştıra... more Elektronik ticaretin araçlarını, birbirleriyle ticaret yapanların ticari işlemlerini kolaylaştıran her türlü teknolojik ürünler (telefon, faks, televizyon, bilgisayar, elektronik ödeme ve para transfer sistemleri, elektronik veri değişimi sistemleri (Electronic Data Interchange-EDI), internet) olarak düşünebiliriz.
Müşteri memnuniyeti ve Müşteri Memnuniyeti Anayasası
Müşteriler iş dünyası için en kıt bulunan kaynaktır. Artan rekabet ve azalan ürün/hizmet farklılı... more Müşteriler iş dünyası için en kıt bulunan kaynaktır. Artan rekabet ve azalan ürün/hizmet farklılıkları dikkatin müşteriye yoğunlaşmasına ve “müşteri merkezlilik” kavramının iş dünyasının yeni felsefesi olmasına yol açmıştır.
Müşteriyi cezbetmenin maliyeti eskileri korumaktan kat kat daha fazladır.
DSC Teknolojisi Nedir?, 2006
"Kendi elektriğini kendin üret" sloganıyla yola çıkan ve büyük ilgi gören DSC teknolojisi, sizin ... more "Kendi elektriğini kendin üret" sloganıyla yola çıkan ve büyük ilgi gören DSC teknolojisi, sizin kendi ihtiyacınız olan enerjiyi kendiniz üretebilmeniz için gerekli olan güneş pillerini üretmeyi hedefliyor.
Barter Nedir?, 2006
Barter, bir firmanın satın aldığı mal ve hizmetin bedelini kendi ürettiği mal veya hizmetle geri ... more Barter, bir firmanın satın aldığı mal ve hizmetin bedelini kendi ürettiği mal veya hizmetle geri ödemesidir. Para olmaksızın yapılan, sahip olunan mal ve hizmete karşılık, ihtiyaç duyulan mal ve hizmetin satın alınması işlemidir. Bu sistemde de para kullanılmaktadır. Ancak diğer ticari işlemlerden farklı bir işlevi vardır.

Okumanın Ne Anlama Geldiğini İyi Bilin
Okumanın Ne Anlama Geldiğini İyi Bilin, 2010
Okumak yalnızca sözcük kümeleri görmek değildir. Okumak yazarla aktif bir söyleşi şeklinde sürdür... more Okumak yalnızca sözcük kümeleri görmek değildir. Okumak yazarla aktif bir söyleşi şeklinde sürdürülen zihinsel bir süreçtir. Bu anlamda okuyabilmek için görmenin ötesinde zihinsel beceriler gereklidir. Bu zihinsel beceriler de öğrenme yolu ile gerçekleştirilebilir.
Örneğin bir metne bir bakışta en fazla iki- üç sözcük algılayabilen bir okuyucu belirli bir eğitim programı sonucunda bir bakışta cümlenin ya da paragrafın tümünü algılayabilir hale gelir. Yine öğrenme sonucunda, sürekli olarak her okuma çabasında yazarla aktif bir söyeşi içinde yazarın görüşlerini açığa çıkarmayı öğrenerek etkin bir okuyucu olabilir.
Okumanın gerçek amacı, anlamı çabuk ve doğru kavramaktır. Bu okumanın geliştirilmesi için, etkili okumanın temeli olan hız, kavrama ve bellek arasında bağ kurulmasını gerektirir. Okumada kavrama ile hız arasında yakın bir ilişkinin varlığı kabul edilmekte, kavramaya ilişkin becerilerin arttırılması hızlı okuma ile olası görülmektedir.

Hızlı okuma için atmamız gereken adımlar
Hızlı okuma için atmamız gereken adımlar, 2010
Hızlı okuma için , önce, düşünce olarak atmamız gereken adımlar var.
a- Gözlerimizle aklımızı bir... more Hızlı okuma için , önce, düşünce olarak atmamız gereken adımlar var.
a- Gözlerimizle aklımızı birlikte çalışmaya alıştırmak
b- Bir metinde her sözcüğü okumak zorunda olmadığımıza inanmak
c- Her metinin ya da kitabın aynı değerde olmadığını kabul etmek. Yani bazılarının zor, bazılarının kolay olduğunu bilmek
Okuyacağınız her metin ve kitapta amaçlarınızın farklı olduğunu kabul etmek okuma hızınızı da buna göre ayarlamak gerektiğini bilmek.
Hızlı okuma için;
1. Gözümüzle ve beyninizle okuyun.(Dudaklarınız ve ses telleriniz kımıldamasın)
2. Gözünüzle kelime gurupları görmeye çalışın ( birden fazla kelime)
3. Okurken yazıya konsantre olmaya çalışın. (geri dönüş yapmayı kendinize yasaklayın)
4. Her kelimeyi okumak yerine, asıl anlamı veren kelimeler üzerinde durarak gereksiz kelimeler üzerinde durarak gereksiz kelimeleri atmaya çalışın.
5. Kendinizi hızlı okumaya zorlayın.
6. Kendinize okurken belli bir süre vererek, okuduğuğunuzu o süre içinde bitirmeye çalışın.
7. Fırsat buldukça değişik tipte yazılar okuyun.
(Kendinize mutlaka okumak için zaman ayırın)
Gereksiz Ayrıntılar yerine ana fikir için okuyun.
Hızlı Okuma Teknikleri, 2010
Daha hızlı okumak, etkili bir okuyucu olabilmek için gözlerimizle aklımızı birlikte çalıştırmaya ... more Daha hızlı okumak, etkili bir okuyucu olabilmek için gözlerimizle aklımızı birlikte çalıştırmaya alıştırmamız gerekiyor. Okuma sırasında, gözümüz satırlar üzerinde soldan sağa, sağdan sola, yukarıdan aşağıya (bazen aşağıdan yukarıya) göz sıçramaları ile ilerler. Okuma olayı, işte bu sıçramadaki duraklamalar (saplama) sırasında, yakalayabileceğimiz sözcük kümesini algılayarak , gerçekleştirilir.

Okuma, Yazma ve Hecelemede Zorluk Çeken Çocuklar (disleksik çocuklar), 2010
İyi bir görsel algı; Okuma, yazma ve heceleme kazanımında ön koşuludur.
Çocuklar okumayı okuyara... more İyi bir görsel algı; Okuma, yazma ve heceleme kazanımında ön koşuludur.
Çocuklar okumayı okuyarak öğrenirler. Bu bağlamda okumayı sevebileceği, kendisini güvende ve mutlu hissedebileceği bir ortamda bulunması çok önemlidir.
Ailelerin aceleci bir beklenti içinde olması çocuğun aldığı okuma eğitiminde çok kısa sürede hızlı bir başarı beklemesi, çocuğun fikrini ve isteğini gözardı ederek aldığı okuma eğitimini kısa kesmesi çocuğun yine başarısız olduğunu düşünmesi ve artık mücadeleden vazgeçmesi gerektiği düşncesine iter.
Çocuğumuz ne kadar erken ve sürekliliği olan bir yardım alırsa o kadar fayda görür; Sürekli başarısızlık hali motivasyon eksikliğine ve başka olumsuz davranışlara yani bir şeyleri yapmayı reddetmesine yol açar.
En önemli tetikleyici kendisine olan güvenin yeniden oluşmasını sağlamaktır.
Çocuğumuzu bağımsız olmaya teşvik etmeliyiz çünkü artık yardım almadan bir şeyler yapamayacağını kabullenecektir.
Disleksik (Legasten) çocuklarda konsantrasyon sağlamak kısa süreli olduğu için kısa çalışma araları belirlemek gereklidir.
Daha ileri bir seviyede yerinde saymaktansa, bir adım geri gidip çocuğa başarılı olmuşsun hissini vermek, başarılı olmasa dahi istekliliği ve sarf ettiği çabanın takdir edildiğini görmesini sağlamak ilerlemesine devinim katacaktır.
Eğer çocuğumuz okurken yanlış yaparsa; Sinirlenmek, kızmak, çocuğu cezalandırmak gibi davranışlardan şiddetle kaçınmalıyız. Okurken hata yapmanın çok normal olduğunu hissettirin. ‘HATA’ sözcüğünün yerine ‘YANLIŞ’ sözcüğünü kullanın. Çocuğumuz yanlış okuduğunda yanlışlarını farketmesi ve düzeltmesi için ona yardımcı olun. Çocuk yanlış okuduğu kelimeyi düzelterek tekrar okumalıdır. Çocuğa okuyamadığı kelimeyi hecelere bölerek veya harfi göstererek okumasına yardımcı olun, eğer hala doğrusunu okuyamıyorsa o zaman doğrusunu siz okuyun.
Çocuğumuzun üstünde baskı hissetmemesi onu mazur gördüğünüzü anlaması önemlidir. Çocuğumuz için okumanın zevkli bir hale gelebilmesi, okumanın eğlenceli yanları ve çocuğumuzun okumadaki başarılarının vurgulanmasıyla olacaktır.
Bilgisayar kullanmak, çocuklarımızın güdülenmesini artırmak için gereklidir. Bilgisayarla yapılan alıştırmalar bir grup içinde olursa çocuk için daha keyifli bir hal alır.

Yazma Yeteneği Eksikliği (Dysgraphia)
Yazma Yeteneği Eksikliği (Dysgraphia), 2010
Yazı ile düşüncesini ifade etmekte zorluk. (Dispraksi) Çocuklarda yazma bozukluğu, okunaklı ve dü... more Yazı ile düşüncesini ifade etmekte zorluk. (Dispraksi) Çocuklarda yazma bozukluğu, okunaklı ve düzenli olmayan sözcük grupları, düzgün satır takibi olmayan kargaşa içinde metinler, sözcüklerdeki harf gruplarının birbirinden uzak mesafelerde olması, hiçbir şekilde düzen takip etmeyen karalama şeklinde özensiz el yazılarıdır.
Yazma boyama kesme gibi beyindeki ince motor becerileri ile ilgili davranışlardaki bir Algısal Sorundur. Bu kargaşa çapraz baskınlık olarakta kendisini gösterebilir. Örneğin; sağ el yazma içinse sol el fırlatma atma gbi eylemlerde baskındır.
Dysgraphia, Collier tarafından ilk kez ‘doğuştan sakarlık’ , A. Jean Ayres tarafından ise ‘Beceriksiz çocuk sendromu’ olarak tanımlanmış.
Dysgraphia olan bir çocuk yazma sorunu yaşıyorken okuma sorunu (disleksi), matematik güçlüğü (dyscalculia) gibi sorunlar onun için söz konusu olmayabilir. Sınıfta matematik, okuma ve diğer derslerde oldukça parlak bir öğrenci olabilir.
Nedenleri ise;
Sıralama problemleri; disleksi gibi algılama zorluğudur. Yazı dilinde harfleri arka arkaya sıralama, ardışık yazma, harf ve rakamlarda düzen takip etme problemi, anlaşılır ve düzgün yazabilme sorunu algısal bir problem olarak görülmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu; İnce motor davranış bozukluğu nedeni ile takip ve organizasyonda zorlanmak.
İşitsel işlem zayıflığı; Dili doğru algılayamayan düzgün yazım yapamaz. Çünkü öğrenme ve anlama güçlüğü dilin yazıya dönüşmesine engeldir.
Görsel işlem zayıflığı; Dispraksi olan öğrenciler görsel algıda sorun yaşadıkları için yazma işleminde başarısız olmaktalar. Bu tip öğrenme güçlüğünde, sözcüklerin şekillerini algılayıp hafızada tutma becerisizliği özensiz yazı olarak ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarda Öğrenme Bozukluğu
Çocuklarda Öğrenme Bozukluğu, 2010
Öğrenme: Algılama, organize etme, depolama ve gerektiğinde bilgiyi göstermeyi içeren bilginin kaz... more Öğrenme: Algılama, organize etme, depolama ve gerektiğinde bilgiyi göstermeyi içeren bilginin kazanılması işlevidir.
Öğrenme süreci: Girdi →bütünleme→ bellek → çıktı
süreçlerini oluşturmaktadır.
Öğrenme sürecinde belirtilen bu aşamalardan bir veya birkaçında sorun yaşanırsa öğrenme güçlüğü ortaya çıkabilir.
Bu Sorunlara İncelersek
1- GİRDİ SORUNU
a) Görsel algı
b) Dokunsal algı
c) İşitsel algı
2- BÜTÜNLEME SORUNLARI: Bir konunun ana fikrini söyleyemez, yaşamını programlayamaz, çevresini düzenleyemez, ayları, günleri sırayla yazamaz.
3- BELLEK SORUNU: Aldığı bilgiyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe kaydetmede sorun yaşar.
(örneğin;akşam ezberlediği şiiri sabah unutur.
4- ÇIKTI SORUNU: Kazanılmış bilgi ve becerileri kullanmada sorun yaşar.

Disgrafi-Dysgraphia-Kötü El Yazısı
Disgrafi-Dysgraphia-Kötü El Yazısı, 2010
Dis (Yunanca bir şeyin yanlış ya da hatalı olması) +grafi (yazı). Hiç yazı yazamama durumuna agra... more Dis (Yunanca bir şeyin yanlış ya da hatalı olması) +grafi (yazı). Hiç yazı yazamama durumuna agrafi deniyor, fakat buna çok sık rastlanmıyor. Sık rastlanan öğrenme güçlüğü disgrafi; yamuk yumuk, hatalı hecelenmiş ve zor okunan el yazısıdır.
Kötü el yazısı yanlış verilen eğitimin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir ki bu öğrenme bozukluğu olarak algılanmamalıdır. Böyle bir durum odaklanılmış bir eğitimle kolaylıkla düzeltilebilir.
Asıl öğrenme bozukluğu kolaylıkla düzeltilemez ve tedavisi bazı durumlarda (örneğin disleksiyle birlikte görülen durumlarda) yıllarca sürebilir. Ama disleksi ile birlikte görülse de disgrafi tedavi edilebilir. Ses tedavisiyle birlikte verilen eğitimlerde tamamiyle iyileşme gözlenmektedir.
Her zamanki gibi erken teşhis önemlidir. Herhangi bir belirtide; heceleme hataları, karışık el yazısı, düzgün çizgilerle yazmakta sorun yaşamak, yazı yazmada isteksizlik, el ağrısından şikayet etme bile bir belirti olarak görülerek uzmana danışılması gerekmektedir. Uzman her türlü detayı araştıracaktır, sinirlerin ve kasların doğru çalışıp çalışmadığı veya görme sorunları yaşayıp yaşamadığı dahil olmak üzere. Beynin motor ve algısal becerilerinde sorun olup olmadığını tespit etmek için testler yapılacaktır.
Öğrenme güçlüğünün tespitinde anahtar nokta şudur: çocuğunuzun genel durumunun ya da belli bir alandaki durumunun diğer çocuklara kıyasla yetersiz olup olmadığının kontrolü. Yaşıtlarına göre yavaş gelişim gösteren çocuklarda beynin belli bölümünde öğrenme güçlüğü tespit edilmesi olasıdır.
Disgrafi tedavi edilebilir. Eğer çocuğunuzun yazısının yaşıtlarına göre yeterli olmadığından şüpheleniyosanız, çocuğunuzu uzmana gösterin, bundan çekinmeyin.
Gelişim bozukluklarındaki gözlemlerimize göre beslenmenin gelişim açısından çok önemli olduğunu gördük. Bir sonraki yazımda ondan bahsedeceğim ve veliler için de bilmeleri gereken birkaç bilgi vereceğim.
Öğrenme Güçlüklerinin Nedenleri, 2010
Ülkemizde henüz az tanınmış bir bozukluk olan “özgül öğrenme güçlüğü” zihinsel gelişim devam etme... more Ülkemizde henüz az tanınmış bir bozukluk olan “özgül öğrenme güçlüğü” zihinsel gelişim devam etmesine karşın, okuma yazma, aritmetik ve diğer akademik işlevlerde ortaya çıkan yapısal ve gelişimsel bir sorundur.
Bu bozukluk okul çağı çocuklarının %10-20’sinde görülmektedir.
Özgül öğrenme bozukluğu olan çocukların %20-25’inde dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu (DEHB) görülmektedir.

Yazma Sorunları İçin Tedavi
Yazma Sorunları İçin Tedavi, 2010
Yazma, dil ve okuma bozuklukları birlikte olduğundan, bir çocuk okumayı öğrenmeden önce; ifade ed... more Yazma, dil ve okuma bozuklukları birlikte olduğundan, bir çocuk okumayı öğrenmeden önce; ifade edici dil bozukluğu tanısı, daha sonra yazılı ifade bozukluğu tanısı konur. İleri derecedeki olgularda yazılı ifade bozukluğu ikinci sınıfta, daha az ciddi olgularda 5. sınıfta veya sonrasında belirgindir. Yazılı ifade bozukluğu olan bir çok insan zamanında eğitim desteği alırsa orta eğitime hatta yüksek öğretime bile devam edebilir. Başarı; bozukluğun şiddetine, yaşa, eğitim desteğinin ne zaman başladığına, süresine ve devamlılığına, ikincil duygusal ve davranışsal sorunların olup olmamasına bağlıdır.Eğitimde destekleyici yazılı ifade yöntemleri etkili olabilir. Bunun yoğun, devamlı ve birebir uygulanmasıyla en iyi tedavi sonuçları elde edilir. Fazladan günde iki saat kadar yazma dersi uygulanabilir. yazı çalışmaları aşamalı olarak artarak devam eden süre ve miktarda olmalıdır. Yazılacak konu ve çizgi-karalama-boyama-eksik tamamlama gibi etkinliklerde çocuğun sevdiği konular seçilmeli ve ilk başta uzun yazılardan uzak durularak yazıya olan sevgiyi ve ilgiyi azaltacak etkenlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca bu durumlarda “CEZA OLARAK FAZLADAN CÜMLE YAZDIRMA VE ÖDEV ARTIRMADAN “ şiddetle uzak durulmalıdır.
Yazı, iletişimin karmaşık ve yüksek işlev gerektiren bir sunumudur. Alıcı ve ifade edici dil gelişiminin ardından kazanılır. Yazabilmenin öncülleri, anlama, dinleme, konuşma ve okumadır. Yazabilmek için akılda tutabilme, her harf ve sesin zihinde formülasyonunun sözcükler ve tümcelere dönüşmesini sağlama, kasların uygun biçimde kullanılması ile harfleri seslere uygun biçimde sembolleştirme ve biçimlendirme gerekmektedir. Çocukların yazılarının doğrudan gözlenebilir, değerlendirilebilir, görsel ve motor becerileri yansıttığı düşünülür. Yazıya ilişkin sorunlar pek çok nedene bağlı olabilir. Etkin motor beceriye ilişkin zorluklar, görsel bilgiyi motor çıktı olarak transfer etmekte sorunlar, görsel ve işitsel algı ile ayrımlaştırma güçlükleri, yazının öğrenilmesini güçleştiren nedenler arasında yer alır. Ayrıca hızlı yazmaya çalışmak ve süre azlığı kaygısı da yazının kötü olmasına neden olabilir.
Yazının düzeltilmesinde bireyin yazısı ile dalga geçilir ve kötü olduğu konusu sürekli gündemde tutulursa düzelmenin önüne engel konmuş olur. Yazı konusunda kriter var mıdır? Evet vardır. Amaç güzel yazı yazmaktır ama bu durumlarda eğer yazıyı başka bireyler rahatlıkla okuyabiliyorsa bu yeterlidir. Yoksa her bireyin yazısı güzel değildir. Önemli olan okunabilir olmasıdır.

Bir Metni Değişik Okuma Hızları Kullanarak Okumak
Bir Metni Değişik Okuma Hızları Kullanarak Okumak, 2011
İyi bir okuyucu, ele aldığı metnin değişik bölümlerinde değişik okuma hızları kullanarak, metni d... more İyi bir okuyucu, ele aldığı metnin değişik bölümlerinde değişik okuma hızları kullanarak, metni daha kısa zamanda daha iyi özümleyebilir. Genellikle metnin dikkat noktaları ve son taraflarda toplanmıştır. Bilhassa metinlerin sonuç bölümleri bakımdan en önemli bölümleridir.
Paragraflar halinde yazılmış bir metinde, her paragrafın başlangıç ve bitiş cümleleri, o paragrafta verilmek istenen mesajı belirleyen cümlelerdir. Bu dikkat noktalarını bilen okuyucu bunların dışında kalan bölümlerde okuma hızını çok artırabilir, hatta bazı bölgeleri okumadan geçebilir. Sadece dikkat noktalarını okuyarak metni % 100′e yaklaşan oranda anlayabiliriz. Hele düşünce tarzına alıştığımız, tanıdığımız bir yazarı okurken bu iş daha kolay olur.
SEÇİLEN ANAHTAR KELİMELERDEN YARARLANMA
İyi bir okuyucu ele aldığı metinle ilgili olarak bir takım anahtar kelimeler belirler. Bu belirleme ya metnin başlangıcında, ya da giriş bölümünde yapılan açıklamalara göre olabilir. Daha sonra metin hızla okunurken dikkat bu kelimelerin geçtiği bölümler üzerinde yoğunlaştırılır.
Metnin Önceden İncelenmesi : İyi bir okuyucu, okuyacağı metini önceden inceleyerek metin hakkında bilgi sahibi olur ve uygulayacağı okuma tekniklerini belirler. Bu inceleme kısa metinlerden ziyade, uzun metinler ve kitaplar için yapılmalıdır.
Metnin incelenmesinde daima akıl ve düşünce önde olmalıdır. Böylece çok zaman kazanabiliriz. Metin çok hızlı bir şekilde gözden geçirilir, önemli başlıklara dikkat edilir. Bir yandan da “Bu metni tümüyle okumak benim için yararlı mıdır? Hangi okuma tekniğini uygulamalıyım? Yazarın amacı nedir? gibi soruların cevaplandırılmasına çalışılır.
Bu sorulara cevap bulabildikçe metin seçme, hızımızı ayarlama ve gereksiz bölümleri atlama imkânı elde edilir. Şu prensibi asla unutmayınız:
“HER ŞEYİ AYNI HIZDA OKUMA ALIŞKANLIĞINA SAHİP OKUYUCULAR, AZ HIZLI OKUYUCU OLARAK KALIRLAR. “

Hızlı okuma kavramları
Hızlı okuma kavramları, 2011
SAPTAMALAR: Biz okurken, gözlerimizin satır boyunca kesintisiz bir şekilde sona doğru kaydığını s... more SAPTAMALAR: Biz okurken, gözlerimizin satır boyunca kesintisiz bir şekilde sona doğru kaydığını sanırız. Gözlerimiz fotoğraf makinesi ile aynı prensipler içinde çalışır. Aslında gözlerimizin satır üzerindeki yer değiştirme hareketi kesintisiz değildir. Kesik kesik sıçramalar halinde satır sonuna doğru ilerler. Gözlerimizi bu bakımdan çok geniş bir manzaranın resmini objektifine bir kerede sığdıramayıp, birkaç kerede çeken bir fotoğraf makinesine benzetebiliriz. Birçok insan, okurken hece üzerinde gözlerini bir kere durdurarak satır boyunca gereksiz bir çok sıçramalar yapar. Bir satır boyunca gözlerimiz ne kadar az sıçrama yapıyor, ne kadar az duraklıyor, biz bir bakışta ne kadar geniş bir satır parçasını görebiliyorsak; o kadar hızlı okuruz. Bir bakışta bir satırın mümkün olduğu kadar geniş bir bölümünü görmeliyiz.
Biz gözün satır üzerindeki her sıçrayışına “saptama” adını veriyoruz.
BİR SAPTAMA SIRASINDA GÖRÜLEN ŞEY: Örnek olarak “ova” kelimesini okuyan bir göz, merkez olarak “v” harfini alarak 1-2 mm aşağısına bakacaktır. Bu durumda “v” harfinin sağ ve solunda kalan diğer iki harf kolayca okunabilir. Öyleyse “ova” kelimesi her hece için ayrı bir saptama yapmadan tek bir saptamada okunabilir. Fotoğraf makinesinde tek bir film harcanabilecek bir yerde iki poz harcamaya gerek yoktur.
“Ova” kelimesi üç harften oluştuğu için bir saptamada kolayca okunabiliyor. Ya daha uzun bir kelime olsaydı ne olacaktı? Örnek olarak “ovalarından” kelimesini ele alalım. Bu kelimede 11 harf vardır. Biz gözümüzü ortada yer alan “r” harf’ine ayarladığımızda kelimenin tamamını okuyabiliyorsak hızımız yüksek olacaktır. Normal okuyucu bunu başaramaz. Hele bir metni okurken bu çok zordur. Tek başına bu kelime üzerinde çalışan kişiler bile tek bir saptamayla bu kelimeyi okumakta güçlük çekerler.
AKTİF GÖRME ALANI : Gözümüzün bir saptama sırasında satır üzerinde aktif olarak görebildiği işaretlerin genişliğine “göz yelpazesi” veya “aktif görme alanı” adını veriyoruz. Bu alan elips şeklindedir.
Yukarıda sözü geçen delikli kartonla yapılan çalışmada göz yelpazesini genişletmeye çalışıyoruz. Aşama aşama üç harfli kelimelerden başlayarak kartonun penceresinden geçen kelimeleri bir tek saptamayla okuyoruz. Yavaş yavaş kelimelerin harf sayısını artırarak göz yelpazemizi genişletiyoruz.
Göz yelpazemizin genişliği oranında hızlı okuyabiliriz.
Ayrıca iyi bir hızlı okuyucu yan yan gelen aktif görme alanlarını üst üste biniştirmemelidir. Böylece yararlanılmayan alanlar ortadan kalkar, daha hızlı okunabilir.
KÖTÜ BİR OKUYUCUNUN AKTİF GÖRME ALANLARI ÜST ÜSTE BİNER
RİTİM KAZANMAK İÇİN DAİMA İLERİYE BAKMAK GEREK : Gözlerinizi daima ileriye bakmaya zorlayınız. Okuyamadığınız veya tam kavrayamadığınız bölümler olursa, asla geriye dönüş yapmayınız. Hızlı okuma çalışmalarında başlangıçta anlama, okuma hızına feda edilebilir. Anlayamasanız bile hızlı okuyunuz. Zamanla anlama seviyeniz normal okumada olduğundan daha yüksek seviyeye çıkacaktır.
Bunun için başlangıç çalışmalarında daima kolay metinleri seçiniz. Bu metinler aynı zamanda yazma kurallarına uygun olsun. Devrik cümlelerin sıkça yer aldığı metinlerden kaçınınız.
GÖZÜN GÜRDÜĞÜ KELİMEYİ BİÇİMİ ARACILIĞI İLE ANINDA KAVRAMASI : Bir kelimeyi meydana getiren harfler, bir bakıma onun resmi gibidir. Biz bu kelimeyi daha önceleri o kadar çok okumuş, o kadar çok görmüşüzdür ki onu tanımakta hiç bir güçlük çekmeyiz. Çok iyi tanıdığımız bir insanı görmüş gibiyizdir. O insanı tanımak için derinden derine bir inceleme gerekmez. Üzerindeki elbiseler değişse bile tanırız. Kelimeler de çeşitli ekler alsalar bile bir bakışta kolayca tanınırlar. Biz de bundan yararlanmalıyız. Hece hece okumak yerine, kelimeleri bir bütün olarak görmeye çalışın f. BENZER KELİMELERİ KARIŞTIRMA TEHLİKESİ :
Gözlerin görme ustalığı okumayı doğrudan etkiler. Gözümüzün benzer siluetli kelimeleri birbiriyle karıştırmaması için, çok alışkın, çok dikkatli olmak gerekir. Bu konu, yapılan hızlı okuma çalışmaları çoğaldıkça gelişecektir.

Hızlı okumak için ne yapmalıyız
Hızlı okumak için ne yapmalıyız, 2011
a. OKURKEN SES ÇIKARMAYINIZ :
Yalnız gözlerle yapılan bir okuma ile sesli okuma arasında hız bakı... more a. OKURKEN SES ÇIKARMAYINIZ :
Yalnız gözlerle yapılan bir okuma ile sesli okuma arasında hız bakımından büyük fark vardır. Kendi tecrübelerimizle de seslendirmeden yapılan bir okumanın daha hızlı olduğunu biliriz. Bu özellik, bizim dayanak noktalarımızdan birini oluşturacaktır.
Bir çok kişi sessiz okuduğunu sandığı bir sırada bile, aslında sesli okuduğunun farkında değildir. Okurken ya dudaklarını kımıldatır ya da hafifçe ses çıkartır. Okurken dudaklarımızın oynaması bir yana, gırtlağımızın oynaması bile yalnız gözlerimizle okumadığımızı gösterir. Böyle bir okuyuş bizi çok yavaşlatır. Öncelikle, böyle bir alışkanlığımız varsa, bundan kurtulmalıyız.
b. KELİMELERİ ZİHNİNİZDEN TEKRAR ETMEYİNİZ :
Yine hemen hemen hepimiz, sessiz okurken, okuduğumuz her kelimeyi zihnimizde tekrarlanz. Buda okumayı yavaşlatır. Gözümüzün gördükleri sinirler tarafından beyne iletilir ve idrak edilir. Bizim bunları tekrar zihnimizden geçirmemiz boş bir çabadır. Nitekim gördüğümüz manzaraları, insanları, eşyaları zihnimizde tekrar etmeden idrak ederiz. Hiç bir insanın gördüğü bir ağaç için “Bu gördüğüm bir ağaçtır.” tarzında bir tekrara ihtiyacı yoktur. Ancak, bu, çok zor unutabileceğimiz kötü bir alışkanlıktır. Bundan kurtulma çok çalışmayı gerektirir. Bu kötü alışkanlığı yenebilecek olanlar olağanüstü bir okuma hızına ulaşırlar.
c. HARF HARF, HECE HECE OKUMAK :
Bizi yavaşlatan frenlerden biri de, okuduklanmızı ayrıntılarıyla daha iyi kavrayabilmek endişesiyle harfi harfine heceleyerek okumaktır. Halbuki kelimeler içindeki harflerle birlikte bir bütün olarak algılanmalıdır. “Masa” kelimesi, bir bakıma stilize edilmiş bir masa resmidir. Masa resmini gördüğümüzde nasıl bir bütün olarak algılıyorsak, masa kelimesinide öyle algılamamız gerekir. Bu, biraz da okumayla ilgilidir. Bir kelime ile daha önceleri ne kadar çok karşılaşmışsak, onu bir görüşte, bir bütün olarak algılama şansımızda o kadar artar.
d. METNİ ELİMİZLE VEYA KALEMLE TAKİP ETMEYİNİZ :
Okumayı yavaşlatan bir başka kötü alışkanlık da metni okurken parmak veya kalemle satırların altını taramaktır. Bu kötü alışkanlıktan derhal vazgeçmeliyiz.
e. OKURKEN ASLA GERİ DÖNMEYİNİZ :
Dikkate almanız gereken kötü alışkanlıkların sonuncusu geri dönüşlerdir. Çoğumuz bir metni okurken anlamadığımız bir kelimeyle karşılaştığımızda, veya bir kelimeyi anlamakta güçlük çekince derhal başa döner, en son okuduğumuz cümleyi baştan alırız. Bu da okumayı son derece yavaşlatan sebeplerden biridir. Bu kötü alışkanlığıda unutmamız gerekiyor. Ne olursa olsun, geri dönmeyeceğiz. Bırakın metin iyi anlaşılmasın hızlı okuma çalışmalarının başlangıcında hızlılık geliştirmek esastır. Anlama, daha sonra kendiliğinden gelecektir. Bu bakımdan başlangıçta anlama konusunda fedakarlıkta bulunabiIiriz.
Okumadaki kötü alışkanlıklarımızı bırakmak, zannedildiği kadar kolay değildir. Öncellikle belli bir yaşa gelmiş insanlar için bu işin zorluğu artar. İlkokul sıralarından başlanarak kazanılmış ve uzun yıllar boyunca kemikleşmiş kötü alışkanlıklar bir çırpıda terk edilemez. Tek çare, ısrarlı çalışmalarla bu kötü alışkanlıkların yerini alacak iyi alışkanlıkların geliştirilmesidir. Yılmamak, kolay başarılar beklememek gerekiyor. Önemli olan belli bir metni kısa bir sürede okumak değildir. Hızlı okumak, bizim normal okuma alışkanlığımız haline gelmelidir. Bu sağlanmadıkça tam başarı elde edilemez.
İnsan kısa bir süre uğraşarak bir metni hızlı okuyabilir. Özel bir çaba sarfetmeden, uzun süre hızlı okuyabilmek gerekir. Buda ancak hızlı okumanın bizim normal okuma alışkanlığımız haline getirilmesiyle mümkündür.
Şimdi, yenmemiz gereken kötü alışkanIıklarımızı topluca bir kez daha gözden geçirelim :
a. SESLİ OKUMAK
b. OKUDUĞUMUZ HER KELİMEYİ ZİHNİMİZDEN TEKRARLAMAK
c. HARF HARF, HECE HECE OKUMAK
d. METNİ, SATIRLARI PARMAK VEYA KALEMLE TAKİP ETMEK
e. OKURKEN GERİYE DÖNMEK

Niçin Hızlı Okumalıyız
Niçin Hızlı Okumalıyız, 2011
“Niçin hızlı okumaya ihtiyaç duyalım? Bu tür okumanın yararları nelerdir ?” Soruları sanırım herk... more “Niçin hızlı okumaya ihtiyaç duyalım? Bu tür okumanın yararları nelerdir ?” Soruları sanırım herkesin aklından geçmektedir.
Günümüz insanı okumak konusunda mevcut kapasitesini bütünüyle kullanamamaktadır. Günlük yayınların yoğunluğu, bilim alanındaki gelişmeler, öğretim sırasında okunması gereken dökümanların her geçen gün biraz daha artması karşısında insanlar çaresiz kalmakta; hepsini okuyacak zaman bulamamaktadır.
Bu konuda yapılan araştırmalar, çağımız aydınının ortalama olarak dakikada 500 kelime okumasının gerekli olduğunu göstermiştir. Bunun da ötesinde bir okuma hızına ulaşmak, özellikle yönetici kadroların ideali olmak zorundadır.
Üst seviyedeki bir komutanın, bir karargah subayının, bir devlet adamının, yalnız günlük işlerle ilgili olarak imzaladığı belge ve yazışmalann okunması bile dakikada 500 kelimeden düşük bir okuma hızıyla mümkün görünmemektedir.
Bütün bunların üzerine eklememiz gereken şu hususuda unutmamamız gerekmektedir:
Hiç olmazsa her gün en az bir günlük gazeteyi, her hafta en az bir haftalık dergiyi, her ay en az bir aylık dergiyi okumak bir aydının kültürünü geliştirebilmesi, çevreden olaylardan haberdar olabilmesi için asgari şartlardandır. Buna, ayrıca okunması gereken kitapları da eklemeliyiz.
Biz 10 yaşında okumaya başlasak ve 60 yaşına kadar hiç aksatmadan her hafta bir kitap okusak, ki bunu yapabilenler yok denecek kadar azdır, bu 50 yıllık süre içinde ancak 2600 kitap okuyabiliriz. Bu kütüphaneler dolusu kitap karşısında gülünç bir sayıdır. Küçük bir ilkokulun kitaplağında bile bundan daha fazla kitap bulunur.
Bir yandan görevlerini yürütürken, diğer yandan Harp Akademisi imtihanlarına hazırlanan bir subayın kısa sürede 500 kadarını da incelemesi gerekmektedir.
İşte bütün bunlar, bizi hızlı okumaya yönlendiriyor. Hızlı okuma, bilgi ve kültür alanında kendimizi aşmanın yollarını hazırlıyor.
Uploads
Makalelerim by sule soyer
Siz de “Kalıpların dışına çıkamıyoruz.
Körleşmişiz.” diyenlerden misiniz?
Yöneticilerin en çok şikayet ettiği noktalardan biridir bu. Aslında, belli bir konuda sıkıştığınızda, aklınıza yeni bir şey gelmez olduğunda, kendi uzmanlığınızın, işinizin kalıplarından başka bir şey düşünemez olduğunuzda kullanabileceğiniz garantili bir teknik var.
Bu tekniğin adı “Çapraz Düşünme”. .
Yaratıcı düşünme teknikleri, bizleri içinde bulunduğumuz düşünme kalıplarından kurtarabiliyor.
Çapraz Düşünme Tekniği, gerçekten basit, herkesin bir kağıt ve kalem, hatta bazılarının kağıt ve kalem olmaksızın kullanabileceği bir teknik.
Çapraz Düşünme Tekniği de insana hiç akla gelmedik soruları sordurma konusunda uzmanlaşmış bir teknik. Çapraz Düşünme Tekniği nasıl çalışıyor? Basit bir sistemi var.
Çapraz Düşünme Tekniği
1. Önce sorununuzu en basit şekilde tarif ediyorsunuz.
2. İkinci aşamada bir nesne, olgu, bilgi, insan, kişi ya da çevrenizde gördüğünüz herhangi bir şeyi seçiyorsunuz. Ama bir tek şey. Örneğin “Perde” kelimesini seçiyorsunuz.
3. Sonra seçtiğiniz şeyin özelliklerini bir kağıda yazmaya başlıyorsunuz.
4. Daha sonra da seçtiğiniz nesnenin not aldığınız özellikleriyle kendi sorununuz arasında sorular sorarak bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz.
5. İşe yarayacak gibi olanları not alıp uygulama planı yapıyor ve uygulamaya geçiyorsunuz.
Şule SOYER
Jeoekonomist
Bu anlamda Faktoring, bir “alacak ve nakit akışı yönetimi” sürecidir. Kısaca ” Faktoring Nedir? ” sorusuna şu cevabı verebiliriz: Faktoring sistemi, vadeli alacaklarınıza hareket ve likitide (para veya nakde dönüşebilme gücü) kazandıran ve bir işletmenin en büyük gereksinimlerinden olan “sıcak para” girişini sağlayan en önemli yöntemlerden biridir. Faktoring kuruluşları ile yaptığınız sözleşmeler ile alacaklarınız güvenli ve etkili bir tahsilat ve nakit akışı yöntemine kavuşur.
Faktoring işlemleri, hızlı finansman yükümlülüklerinizi yerine getirmenizi ve işinizde başarılı bir büyüme için fonlama sağlar. Eğer nakit sıkışıklığı varsa işi büyütmek zordur. Faktoring satışlarınızı nakde dönüştürür, sağlıklı büyüme imkanı sağlar. Faktoring hizmetleri bu noktada, ekonomik büyüme evresindeki tüm irili ufaklı işletme, vadeli iş yapan tüm girişimci ve firmalar için etkin bir finansal seçenektir.
Faktoring’in, finansman, garanti ve tahsilat olmak üzere üç hizmet türü vardır. Firma ile yapılan anlaşmaya göre üç hizmetten ya da birinden yararlanılabilir. Finansman vadeli alacakların belli bir oranının ön ödeme olarak müşteriye ödenmesi, garanti alıcı firmanın ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda, sözkonusu alacağın garanti edilmesi, tahsilat ise alacakların yönetimi, tahsilat ve takibinin yapılarak müşteriye raporlanması şeklinde özetlenebilir.
Temel olarak iki tür maliyet vardır, faktoring komisyonu ve faktoring ücretidir. Faktoring ücreti finansman hizmetinden yararlanılması durumunda sözkonusu olur. Komisyon ise temlik alınan alacaklar üzerinden hesaplanan ve işlem hacmine, alacağın vadesine göre değişen bir maliyettir.
Genel olarak yatırım malları, kolay bozulabilen ürünler ve grup içi satışlardan doğan alacaklar faktoringe uygun değildir.
Şule SOYER
Mali Müşavir
19.03.2006
Müşteriyi cezbetmenin maliyeti eskileri korumaktan kat kat daha fazladır.
Örneğin bir metne bir bakışta en fazla iki- üç sözcük algılayabilen bir okuyucu belirli bir eğitim programı sonucunda bir bakışta cümlenin ya da paragrafın tümünü algılayabilir hale gelir. Yine öğrenme sonucunda, sürekli olarak her okuma çabasında yazarla aktif bir söyeşi içinde yazarın görüşlerini açığa çıkarmayı öğrenerek etkin bir okuyucu olabilir.
Okumanın gerçek amacı, anlamı çabuk ve doğru kavramaktır. Bu okumanın geliştirilmesi için, etkili okumanın temeli olan hız, kavrama ve bellek arasında bağ kurulmasını gerektirir. Okumada kavrama ile hız arasında yakın bir ilişkinin varlığı kabul edilmekte, kavramaya ilişkin becerilerin arttırılması hızlı okuma ile olası görülmektedir.
a- Gözlerimizle aklımızı birlikte çalışmaya alıştırmak
b- Bir metinde her sözcüğü okumak zorunda olmadığımıza inanmak
c- Her metinin ya da kitabın aynı değerde olmadığını kabul etmek. Yani bazılarının zor, bazılarının kolay olduğunu bilmek
Okuyacağınız her metin ve kitapta amaçlarınızın farklı olduğunu kabul etmek okuma hızınızı da buna göre ayarlamak gerektiğini bilmek.
Hızlı okuma için;
1. Gözümüzle ve beyninizle okuyun.(Dudaklarınız ve ses telleriniz kımıldamasın)
2. Gözünüzle kelime gurupları görmeye çalışın ( birden fazla kelime)
3. Okurken yazıya konsantre olmaya çalışın. (geri dönüş yapmayı kendinize yasaklayın)
4. Her kelimeyi okumak yerine, asıl anlamı veren kelimeler üzerinde durarak gereksiz kelimeler üzerinde durarak gereksiz kelimeleri atmaya çalışın.
5. Kendinizi hızlı okumaya zorlayın.
6. Kendinize okurken belli bir süre vererek, okuduğuğunuzu o süre içinde bitirmeye çalışın.
7. Fırsat buldukça değişik tipte yazılar okuyun.
(Kendinize mutlaka okumak için zaman ayırın)
Gereksiz Ayrıntılar yerine ana fikir için okuyun.
Çocuklar okumayı okuyarak öğrenirler. Bu bağlamda okumayı sevebileceği, kendisini güvende ve mutlu hissedebileceği bir ortamda bulunması çok önemlidir.
Ailelerin aceleci bir beklenti içinde olması çocuğun aldığı okuma eğitiminde çok kısa sürede hızlı bir başarı beklemesi, çocuğun fikrini ve isteğini gözardı ederek aldığı okuma eğitimini kısa kesmesi çocuğun yine başarısız olduğunu düşünmesi ve artık mücadeleden vazgeçmesi gerektiği düşncesine iter.
Çocuğumuz ne kadar erken ve sürekliliği olan bir yardım alırsa o kadar fayda görür; Sürekli başarısızlık hali motivasyon eksikliğine ve başka olumsuz davranışlara yani bir şeyleri yapmayı reddetmesine yol açar.
En önemli tetikleyici kendisine olan güvenin yeniden oluşmasını sağlamaktır.
Çocuğumuzu bağımsız olmaya teşvik etmeliyiz çünkü artık yardım almadan bir şeyler yapamayacağını kabullenecektir.
Disleksik (Legasten) çocuklarda konsantrasyon sağlamak kısa süreli olduğu için kısa çalışma araları belirlemek gereklidir.
Daha ileri bir seviyede yerinde saymaktansa, bir adım geri gidip çocuğa başarılı olmuşsun hissini vermek, başarılı olmasa dahi istekliliği ve sarf ettiği çabanın takdir edildiğini görmesini sağlamak ilerlemesine devinim katacaktır.
Eğer çocuğumuz okurken yanlış yaparsa; Sinirlenmek, kızmak, çocuğu cezalandırmak gibi davranışlardan şiddetle kaçınmalıyız. Okurken hata yapmanın çok normal olduğunu hissettirin. ‘HATA’ sözcüğünün yerine ‘YANLIŞ’ sözcüğünü kullanın. Çocuğumuz yanlış okuduğunda yanlışlarını farketmesi ve düzeltmesi için ona yardımcı olun. Çocuk yanlış okuduğu kelimeyi düzelterek tekrar okumalıdır. Çocuğa okuyamadığı kelimeyi hecelere bölerek veya harfi göstererek okumasına yardımcı olun, eğer hala doğrusunu okuyamıyorsa o zaman doğrusunu siz okuyun.
Çocuğumuzun üstünde baskı hissetmemesi onu mazur gördüğünüzü anlaması önemlidir. Çocuğumuz için okumanın zevkli bir hale gelebilmesi, okumanın eğlenceli yanları ve çocuğumuzun okumadaki başarılarının vurgulanmasıyla olacaktır.
Bilgisayar kullanmak, çocuklarımızın güdülenmesini artırmak için gereklidir. Bilgisayarla yapılan alıştırmalar bir grup içinde olursa çocuk için daha keyifli bir hal alır.
Yazma boyama kesme gibi beyindeki ince motor becerileri ile ilgili davranışlardaki bir Algısal Sorundur. Bu kargaşa çapraz baskınlık olarakta kendisini gösterebilir. Örneğin; sağ el yazma içinse sol el fırlatma atma gbi eylemlerde baskındır.
Dysgraphia, Collier tarafından ilk kez ‘doğuştan sakarlık’ , A. Jean Ayres tarafından ise ‘Beceriksiz çocuk sendromu’ olarak tanımlanmış.
Dysgraphia olan bir çocuk yazma sorunu yaşıyorken okuma sorunu (disleksi), matematik güçlüğü (dyscalculia) gibi sorunlar onun için söz konusu olmayabilir. Sınıfta matematik, okuma ve diğer derslerde oldukça parlak bir öğrenci olabilir.
Nedenleri ise;
Sıralama problemleri; disleksi gibi algılama zorluğudur. Yazı dilinde harfleri arka arkaya sıralama, ardışık yazma, harf ve rakamlarda düzen takip etme problemi, anlaşılır ve düzgün yazabilme sorunu algısal bir problem olarak görülmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu; İnce motor davranış bozukluğu nedeni ile takip ve organizasyonda zorlanmak.
İşitsel işlem zayıflığı; Dili doğru algılayamayan düzgün yazım yapamaz. Çünkü öğrenme ve anlama güçlüğü dilin yazıya dönüşmesine engeldir.
Görsel işlem zayıflığı; Dispraksi olan öğrenciler görsel algıda sorun yaşadıkları için yazma işleminde başarısız olmaktalar. Bu tip öğrenme güçlüğünde, sözcüklerin şekillerini algılayıp hafızada tutma becerisizliği özensiz yazı olarak ortaya çıkmaktadır.
Öğrenme süreci: Girdi →bütünleme→ bellek → çıktı
süreçlerini oluşturmaktadır.
Öğrenme sürecinde belirtilen bu aşamalardan bir veya birkaçında sorun yaşanırsa öğrenme güçlüğü ortaya çıkabilir.
Bu Sorunlara İncelersek
1- GİRDİ SORUNU
a) Görsel algı
b) Dokunsal algı
c) İşitsel algı
2- BÜTÜNLEME SORUNLARI: Bir konunun ana fikrini söyleyemez, yaşamını programlayamaz, çevresini düzenleyemez, ayları, günleri sırayla yazamaz.
3- BELLEK SORUNU: Aldığı bilgiyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe kaydetmede sorun yaşar.
(örneğin;akşam ezberlediği şiiri sabah unutur.
4- ÇIKTI SORUNU: Kazanılmış bilgi ve becerileri kullanmada sorun yaşar.
Kötü el yazısı yanlış verilen eğitimin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir ki bu öğrenme bozukluğu olarak algılanmamalıdır. Böyle bir durum odaklanılmış bir eğitimle kolaylıkla düzeltilebilir.
Asıl öğrenme bozukluğu kolaylıkla düzeltilemez ve tedavisi bazı durumlarda (örneğin disleksiyle birlikte görülen durumlarda) yıllarca sürebilir. Ama disleksi ile birlikte görülse de disgrafi tedavi edilebilir. Ses tedavisiyle birlikte verilen eğitimlerde tamamiyle iyileşme gözlenmektedir.
Her zamanki gibi erken teşhis önemlidir. Herhangi bir belirtide; heceleme hataları, karışık el yazısı, düzgün çizgilerle yazmakta sorun yaşamak, yazı yazmada isteksizlik, el ağrısından şikayet etme bile bir belirti olarak görülerek uzmana danışılması gerekmektedir. Uzman her türlü detayı araştıracaktır, sinirlerin ve kasların doğru çalışıp çalışmadığı veya görme sorunları yaşayıp yaşamadığı dahil olmak üzere. Beynin motor ve algısal becerilerinde sorun olup olmadığını tespit etmek için testler yapılacaktır.
Öğrenme güçlüğünün tespitinde anahtar nokta şudur: çocuğunuzun genel durumunun ya da belli bir alandaki durumunun diğer çocuklara kıyasla yetersiz olup olmadığının kontrolü. Yaşıtlarına göre yavaş gelişim gösteren çocuklarda beynin belli bölümünde öğrenme güçlüğü tespit edilmesi olasıdır.
Disgrafi tedavi edilebilir. Eğer çocuğunuzun yazısının yaşıtlarına göre yeterli olmadığından şüpheleniyosanız, çocuğunuzu uzmana gösterin, bundan çekinmeyin.
Gelişim bozukluklarındaki gözlemlerimize göre beslenmenin gelişim açısından çok önemli olduğunu gördük. Bir sonraki yazımda ondan bahsedeceğim ve veliler için de bilmeleri gereken birkaç bilgi vereceğim.
Bu bozukluk okul çağı çocuklarının %10-20’sinde görülmektedir.
Özgül öğrenme bozukluğu olan çocukların %20-25’inde dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu (DEHB) görülmektedir.
Yazı, iletişimin karmaşık ve yüksek işlev gerektiren bir sunumudur. Alıcı ve ifade edici dil gelişiminin ardından kazanılır. Yazabilmenin öncülleri, anlama, dinleme, konuşma ve okumadır. Yazabilmek için akılda tutabilme, her harf ve sesin zihinde formülasyonunun sözcükler ve tümcelere dönüşmesini sağlama, kasların uygun biçimde kullanılması ile harfleri seslere uygun biçimde sembolleştirme ve biçimlendirme gerekmektedir. Çocukların yazılarının doğrudan gözlenebilir, değerlendirilebilir, görsel ve motor becerileri yansıttığı düşünülür. Yazıya ilişkin sorunlar pek çok nedene bağlı olabilir. Etkin motor beceriye ilişkin zorluklar, görsel bilgiyi motor çıktı olarak transfer etmekte sorunlar, görsel ve işitsel algı ile ayrımlaştırma güçlükleri, yazının öğrenilmesini güçleştiren nedenler arasında yer alır. Ayrıca hızlı yazmaya çalışmak ve süre azlığı kaygısı da yazının kötü olmasına neden olabilir.
Yazının düzeltilmesinde bireyin yazısı ile dalga geçilir ve kötü olduğu konusu sürekli gündemde tutulursa düzelmenin önüne engel konmuş olur. Yazı konusunda kriter var mıdır? Evet vardır. Amaç güzel yazı yazmaktır ama bu durumlarda eğer yazıyı başka bireyler rahatlıkla okuyabiliyorsa bu yeterlidir. Yoksa her bireyin yazısı güzel değildir. Önemli olan okunabilir olmasıdır.
Paragraflar halinde yazılmış bir metinde, her paragrafın başlangıç ve bitiş cümleleri, o paragrafta verilmek istenen mesajı belirleyen cümlelerdir. Bu dikkat noktalarını bilen okuyucu bunların dışında kalan bölümlerde okuma hızını çok artırabilir, hatta bazı bölgeleri okumadan geçebilir. Sadece dikkat noktalarını okuyarak metni % 100′e yaklaşan oranda anlayabiliriz. Hele düşünce tarzına alıştığımız, tanıdığımız bir yazarı okurken bu iş daha kolay olur.
SEÇİLEN ANAHTAR KELİMELERDEN YARARLANMA
İyi bir okuyucu ele aldığı metinle ilgili olarak bir takım anahtar kelimeler belirler. Bu belirleme ya metnin başlangıcında, ya da giriş bölümünde yapılan açıklamalara göre olabilir. Daha sonra metin hızla okunurken dikkat bu kelimelerin geçtiği bölümler üzerinde yoğunlaştırılır.
Metnin Önceden İncelenmesi : İyi bir okuyucu, okuyacağı metini önceden inceleyerek metin hakkında bilgi sahibi olur ve uygulayacağı okuma tekniklerini belirler. Bu inceleme kısa metinlerden ziyade, uzun metinler ve kitaplar için yapılmalıdır.
Metnin incelenmesinde daima akıl ve düşünce önde olmalıdır. Böylece çok zaman kazanabiliriz. Metin çok hızlı bir şekilde gözden geçirilir, önemli başlıklara dikkat edilir. Bir yandan da “Bu metni tümüyle okumak benim için yararlı mıdır? Hangi okuma tekniğini uygulamalıyım? Yazarın amacı nedir? gibi soruların cevaplandırılmasına çalışılır.
Bu sorulara cevap bulabildikçe metin seçme, hızımızı ayarlama ve gereksiz bölümleri atlama imkânı elde edilir. Şu prensibi asla unutmayınız:
“HER ŞEYİ AYNI HIZDA OKUMA ALIŞKANLIĞINA SAHİP OKUYUCULAR, AZ HIZLI OKUYUCU OLARAK KALIRLAR. “
Biz gözün satır üzerindeki her sıçrayışına “saptama” adını veriyoruz.
BİR SAPTAMA SIRASINDA GÖRÜLEN ŞEY: Örnek olarak “ova” kelimesini okuyan bir göz, merkez olarak “v” harfini alarak 1-2 mm aşağısına bakacaktır. Bu durumda “v” harfinin sağ ve solunda kalan diğer iki harf kolayca okunabilir. Öyleyse “ova” kelimesi her hece için ayrı bir saptama yapmadan tek bir saptamada okunabilir. Fotoğraf makinesinde tek bir film harcanabilecek bir yerde iki poz harcamaya gerek yoktur.
“Ova” kelimesi üç harften oluştuğu için bir saptamada kolayca okunabiliyor. Ya daha uzun bir kelime olsaydı ne olacaktı? Örnek olarak “ovalarından” kelimesini ele alalım. Bu kelimede 11 harf vardır. Biz gözümüzü ortada yer alan “r” harf’ine ayarladığımızda kelimenin tamamını okuyabiliyorsak hızımız yüksek olacaktır. Normal okuyucu bunu başaramaz. Hele bir metni okurken bu çok zordur. Tek başına bu kelime üzerinde çalışan kişiler bile tek bir saptamayla bu kelimeyi okumakta güçlük çekerler.
AKTİF GÖRME ALANI : Gözümüzün bir saptama sırasında satır üzerinde aktif olarak görebildiği işaretlerin genişliğine “göz yelpazesi” veya “aktif görme alanı” adını veriyoruz. Bu alan elips şeklindedir.
Yukarıda sözü geçen delikli kartonla yapılan çalışmada göz yelpazesini genişletmeye çalışıyoruz. Aşama aşama üç harfli kelimelerden başlayarak kartonun penceresinden geçen kelimeleri bir tek saptamayla okuyoruz. Yavaş yavaş kelimelerin harf sayısını artırarak göz yelpazemizi genişletiyoruz.
Göz yelpazemizin genişliği oranında hızlı okuyabiliriz.
Ayrıca iyi bir hızlı okuyucu yan yan gelen aktif görme alanlarını üst üste biniştirmemelidir. Böylece yararlanılmayan alanlar ortadan kalkar, daha hızlı okunabilir.
KÖTÜ BİR OKUYUCUNUN AKTİF GÖRME ALANLARI ÜST ÜSTE BİNER
RİTİM KAZANMAK İÇİN DAİMA İLERİYE BAKMAK GEREK : Gözlerinizi daima ileriye bakmaya zorlayınız. Okuyamadığınız veya tam kavrayamadığınız bölümler olursa, asla geriye dönüş yapmayınız. Hızlı okuma çalışmalarında başlangıçta anlama, okuma hızına feda edilebilir. Anlayamasanız bile hızlı okuyunuz. Zamanla anlama seviyeniz normal okumada olduğundan daha yüksek seviyeye çıkacaktır.
Bunun için başlangıç çalışmalarında daima kolay metinleri seçiniz. Bu metinler aynı zamanda yazma kurallarına uygun olsun. Devrik cümlelerin sıkça yer aldığı metinlerden kaçınınız.
GÖZÜN GÜRDÜĞÜ KELİMEYİ BİÇİMİ ARACILIĞI İLE ANINDA KAVRAMASI : Bir kelimeyi meydana getiren harfler, bir bakıma onun resmi gibidir. Biz bu kelimeyi daha önceleri o kadar çok okumuş, o kadar çok görmüşüzdür ki onu tanımakta hiç bir güçlük çekmeyiz. Çok iyi tanıdığımız bir insanı görmüş gibiyizdir. O insanı tanımak için derinden derine bir inceleme gerekmez. Üzerindeki elbiseler değişse bile tanırız. Kelimeler de çeşitli ekler alsalar bile bir bakışta kolayca tanınırlar. Biz de bundan yararlanmalıyız. Hece hece okumak yerine, kelimeleri bir bütün olarak görmeye çalışın f. BENZER KELİMELERİ KARIŞTIRMA TEHLİKESİ :
Gözlerin görme ustalığı okumayı doğrudan etkiler. Gözümüzün benzer siluetli kelimeleri birbiriyle karıştırmaması için, çok alışkın, çok dikkatli olmak gerekir. Bu konu, yapılan hızlı okuma çalışmaları çoğaldıkça gelişecektir.
Yalnız gözlerle yapılan bir okuma ile sesli okuma arasında hız bakımından büyük fark vardır. Kendi tecrübelerimizle de seslendirmeden yapılan bir okumanın daha hızlı olduğunu biliriz. Bu özellik, bizim dayanak noktalarımızdan birini oluşturacaktır.
Bir çok kişi sessiz okuduğunu sandığı bir sırada bile, aslında sesli okuduğunun farkında değildir. Okurken ya dudaklarını kımıldatır ya da hafifçe ses çıkartır. Okurken dudaklarımızın oynaması bir yana, gırtlağımızın oynaması bile yalnız gözlerimizle okumadığımızı gösterir. Böyle bir okuyuş bizi çok yavaşlatır. Öncelikle, böyle bir alışkanlığımız varsa, bundan kurtulmalıyız.
b. KELİMELERİ ZİHNİNİZDEN TEKRAR ETMEYİNİZ :
Yine hemen hemen hepimiz, sessiz okurken, okuduğumuz her kelimeyi zihnimizde tekrarlanz. Buda okumayı yavaşlatır. Gözümüzün gördükleri sinirler tarafından beyne iletilir ve idrak edilir. Bizim bunları tekrar zihnimizden geçirmemiz boş bir çabadır. Nitekim gördüğümüz manzaraları, insanları, eşyaları zihnimizde tekrar etmeden idrak ederiz. Hiç bir insanın gördüğü bir ağaç için “Bu gördüğüm bir ağaçtır.” tarzında bir tekrara ihtiyacı yoktur. Ancak, bu, çok zor unutabileceğimiz kötü bir alışkanlıktır. Bundan kurtulma çok çalışmayı gerektirir. Bu kötü alışkanlığı yenebilecek olanlar olağanüstü bir okuma hızına ulaşırlar.
c. HARF HARF, HECE HECE OKUMAK :
Bizi yavaşlatan frenlerden biri de, okuduklanmızı ayrıntılarıyla daha iyi kavrayabilmek endişesiyle harfi harfine heceleyerek okumaktır. Halbuki kelimeler içindeki harflerle birlikte bir bütün olarak algılanmalıdır. “Masa” kelimesi, bir bakıma stilize edilmiş bir masa resmidir. Masa resmini gördüğümüzde nasıl bir bütün olarak algılıyorsak, masa kelimesinide öyle algılamamız gerekir. Bu, biraz da okumayla ilgilidir. Bir kelime ile daha önceleri ne kadar çok karşılaşmışsak, onu bir görüşte, bir bütün olarak algılama şansımızda o kadar artar.
d. METNİ ELİMİZLE VEYA KALEMLE TAKİP ETMEYİNİZ :
Okumayı yavaşlatan bir başka kötü alışkanlık da metni okurken parmak veya kalemle satırların altını taramaktır. Bu kötü alışkanlıktan derhal vazgeçmeliyiz.
e. OKURKEN ASLA GERİ DÖNMEYİNİZ :
Dikkate almanız gereken kötü alışkanlıkların sonuncusu geri dönüşlerdir. Çoğumuz bir metni okurken anlamadığımız bir kelimeyle karşılaştığımızda, veya bir kelimeyi anlamakta güçlük çekince derhal başa döner, en son okuduğumuz cümleyi baştan alırız. Bu da okumayı son derece yavaşlatan sebeplerden biridir. Bu kötü alışkanlığıda unutmamız gerekiyor. Ne olursa olsun, geri dönmeyeceğiz. Bırakın metin iyi anlaşılmasın hızlı okuma çalışmalarının başlangıcında hızlılık geliştirmek esastır. Anlama, daha sonra kendiliğinden gelecektir. Bu bakımdan başlangıçta anlama konusunda fedakarlıkta bulunabiIiriz.
Okumadaki kötü alışkanlıklarımızı bırakmak, zannedildiği kadar kolay değildir. Öncellikle belli bir yaşa gelmiş insanlar için bu işin zorluğu artar. İlkokul sıralarından başlanarak kazanılmış ve uzun yıllar boyunca kemikleşmiş kötü alışkanlıklar bir çırpıda terk edilemez. Tek çare, ısrarlı çalışmalarla bu kötü alışkanlıkların yerini alacak iyi alışkanlıkların geliştirilmesidir. Yılmamak, kolay başarılar beklememek gerekiyor. Önemli olan belli bir metni kısa bir sürede okumak değildir. Hızlı okumak, bizim normal okuma alışkanlığımız haline gelmelidir. Bu sağlanmadıkça tam başarı elde edilemez.
İnsan kısa bir süre uğraşarak bir metni hızlı okuyabilir. Özel bir çaba sarfetmeden, uzun süre hızlı okuyabilmek gerekir. Buda ancak hızlı okumanın bizim normal okuma alışkanlığımız haline getirilmesiyle mümkündür.
Şimdi, yenmemiz gereken kötü alışkanIıklarımızı topluca bir kez daha gözden geçirelim :
a. SESLİ OKUMAK
b. OKUDUĞUMUZ HER KELİMEYİ ZİHNİMİZDEN TEKRARLAMAK
c. HARF HARF, HECE HECE OKUMAK
d. METNİ, SATIRLARI PARMAK VEYA KALEMLE TAKİP ETMEK
e. OKURKEN GERİYE DÖNMEK
Günümüz insanı okumak konusunda mevcut kapasitesini bütünüyle kullanamamaktadır. Günlük yayınların yoğunluğu, bilim alanındaki gelişmeler, öğretim sırasında okunması gereken dökümanların her geçen gün biraz daha artması karşısında insanlar çaresiz kalmakta; hepsini okuyacak zaman bulamamaktadır.
Bu konuda yapılan araştırmalar, çağımız aydınının ortalama olarak dakikada 500 kelime okumasının gerekli olduğunu göstermiştir. Bunun da ötesinde bir okuma hızına ulaşmak, özellikle yönetici kadroların ideali olmak zorundadır.
Üst seviyedeki bir komutanın, bir karargah subayının, bir devlet adamının, yalnız günlük işlerle ilgili olarak imzaladığı belge ve yazışmalann okunması bile dakikada 500 kelimeden düşük bir okuma hızıyla mümkün görünmemektedir.
Bütün bunların üzerine eklememiz gereken şu hususuda unutmamamız gerekmektedir:
Hiç olmazsa her gün en az bir günlük gazeteyi, her hafta en az bir haftalık dergiyi, her ay en az bir aylık dergiyi okumak bir aydının kültürünü geliştirebilmesi, çevreden olaylardan haberdar olabilmesi için asgari şartlardandır. Buna, ayrıca okunması gereken kitapları da eklemeliyiz.
Biz 10 yaşında okumaya başlasak ve 60 yaşına kadar hiç aksatmadan her hafta bir kitap okusak, ki bunu yapabilenler yok denecek kadar azdır, bu 50 yıllık süre içinde ancak 2600 kitap okuyabiliriz. Bu kütüphaneler dolusu kitap karşısında gülünç bir sayıdır. Küçük bir ilkokulun kitaplağında bile bundan daha fazla kitap bulunur.
Bir yandan görevlerini yürütürken, diğer yandan Harp Akademisi imtihanlarına hazırlanan bir subayın kısa sürede 500 kadarını da incelemesi gerekmektedir.
İşte bütün bunlar, bizi hızlı okumaya yönlendiriyor. Hızlı okuma, bilgi ve kültür alanında kendimizi aşmanın yollarını hazırlıyor.