Şefik Hüsnü Deymer
Dr. Şefik Hüsnü Deymer | |
---|---|
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri | |
Görev süresi 1928 – 7 Nisan 1959 | |
Yerine geldiği | Vedat Nedim Tör |
Yerine gelen | Zeki Baştımar (Merkez Komitesi 1. Sekreteri) |
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri | |
Görev süresi 1925–1927 | |
Yerine geldiği | Salih Hacıoğlu |
Yerine gelen | Vedat Nedim Tör |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Mehmed Şefik 1887 Selanik, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 7 Nisan 1959 (72 yaşında) Manisa |
Vatandaşlığı | Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye, Sovyetler Birliği (Bekir Ferdi Hüseyinoviç) |
Milliyeti | Türk |
Partisi | Türkiye Komünist Partisi |
Diğer siyasi bağlantıları |
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (1946), Sovyetler Birliği Komünist Partisi (1926-1954) |
Organizasyon | İstanbul Komünist Grubu, Komintern (1920-1943) |
Evlilik(ler) | Leokadya Sterniaka |
Çocuk(lar) | Meryem |
Ebeveyn(ler) | Hüsnü Paşa Rukiye Hanım |
Bitirdiği okul | Paris Tıp Fakültesi (1906-1912), Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi |
Mesleği | Siyasetçi · tıp doktoru · gazeteci · yazar · çevirmen |
Takma adı | Ferdi |
Mehmet Şefik Deymer (1887, Selanik - 7 Nisan 1959, Manisa), tarihsel Türkiye Komünist Partisinin ilk kuruluş yıllarından 1959 yılına dek liderliğini üstlenen komünist siyasetçi, tıp doktoru, gazeteci, yazar ve çevirmen.[1]
Çocukluğu ve gençliği
[değiştir | kaynağı değiştir]Şefik Hüsnü Deymer, 1887'de Selanik'te Hüsnü Paşa ile Rukiye Hanım'ın oğlu olarak doğdu. Babası Hüsnü Paşa avukat olup dedesi büyük toprak sahibiydi. İlk ve ortaöğrenimini Selanik'te 1905'te tamamladı.[2] Babasının Mekteb-i Mülkiye’ye kaydolması için gönderdiği İstanbul’dan tıp öğrenimi görmek için Paris’e kaçtı. Sorbonne Üniversitesinde Fizik-Kimya-Biyoloji sertifikasını aldıktan sonra, 1906’da Paris Tıp Fakültesine kabul edildi. 1912’de "pekiyi" derece ile hekim olarak mezun oldu; “omurilik sıkışmaları” konulu mezuniyet tezi Haziran 1912’de Paris’te yayımlanan 200 sayfalık bir kitaba dâhil edildi.
Mezuniyetinden sonra Selanik'e döndü ve tabip ruhsatnamesini aldı. Askere alınıp Balkan Savaşında tabip olarak görev yaptı.
1914'te Paris'te bulunduğu yıllarda tanıştığı Polonyalı Leokadya Sterniaka ile evlendi. I. Dünya Savaşında yeniden askere alındı, Çanakkale Cephesinde tabip yüzbaşı olarak görev yaptı. Kızı Meryem, Şefik Hüsnü askerdeyken 1915 yılında doğdu[3] (Meryem İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Varşova Ayaklanmasında Naziler tarafından öldürüldü).
1918 yılında Mondros Mütarekesinin imzalanması ile yeniden sivil yaşama geçti ve İstanbul'da bir muayenehane açtı.[4]
Siyasi yaşamı
[değiştir | kaynağı değiştir]Şefik Hüsnü'nün sosyalist fikirlerle tanışması Paris'te bulunduğu 1905-1912 yıllarında Fransız sosyalistlerinin yayınlarını takip etmesi ve Jean Jaures, Francis de Pressense ve Marcel Sembat'ın hatiplik ettiği mitinglere katılması ile gerçekleşti. Fransa'da sosyalist yayınlarda yazılar yazmaya başladı, l'Humanite dergisine Türkiye'deki gelişmeler ile ilgili katkı verdi.[2]
Savaştan sonra Türkiye sosyalistlerini birleştirme çabasına girişti. 22 Eylül 1919 tarihinde Berlin'den gelen Türk Spartakistleri ile birlikte kurucuları arasında yer aldığı Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkasının (TİÇSF) Genel Sekreterliğine seçildi. Aynı tarihlerde Türkçe ilk Marksist yayın olan ve ilk sayısı Almanya'da çıkan Kurtuluş dergisinde yazılar yazdı. 16 Mart 1920'de İstanbul'un İşgali sonrasında TİÇSF faaliyetleri yasaklandı. Bu yasal parti içinde birkaç yoldaşıyla birlikte oluşturmuş bulunduğu 3. Enternasyonal Grubu (İstanbul Komünist Grubu) aracılığıyla gizli çalışmaya geçti ve Millî Mücadeleyi destekledi.[5]Mim Mim Grubu'na önemli bilgiler sızdırdı. Şefik Hüsnü 1920’de Tours’da yapılan Fransız Komünist Partisi kuruluş kongresine katıldı.
Genel Sekreteri Şefik Hüsnü olan ve Komünist Enternasyonal (Komintern) ile ilişkiye geçmiş olan İstanbul Komünist Grubu, 10 Eylül 1920'de Bakü'de toplanan Türkiye Komünist Partisi (TKP) kuruluş kongresine delege gönderdi. Bu gruptan Ethem Nejat ve Hilmioğlu Hakkı ilk TKP Merkez Komitesine seçildiler.
Siyasi yayın faaliyetleri kapsamında Haziran 1921'de legal bir Marksist yayın olan Aydınlık dergisini yayınlamaya başladı. 1922'de Komünist Parti Menifestosu'nu Türkçeye çevirdi ve Aydınlık dergisinde yayınladı.
1922’de Sofya’da Bulgar Komünist Partisinin son legal kongresine ve Balkan Komünist Federasyonu Konferansına katıldı. Önce Mustaf Suphi liderliğinde 1920'de Bakü'de kurulan TKP'nin, ardından onun yasal örgütlenmesi olarak Ankara'da kurulan Türkiye Halk İştirakiyun Fırkasının (THİF) ancak Aralık 1920'den Eylül 1922'ye kadar kısmen faal olabilmesi nedeniyle, Kasım 1922'de yapılan Komintern 4. Kongresinde birleşik Türkiye Komünist Partisinin kurulması için bir Teşkilat Bürosu oluşturulup Büronun Sekreterliğine Şefik Hüsnü getirildi.
1923'te İzmir İktisat Kongresinde işçi komisyonunda yer aldı.[4] Aydınlık dergisine ek olarak Vazife adlı bir komünist siyasi gazete çıkardı. 1 Mayıs 1923'te bildiri dağıtmak ve eylem düzenlemek suçlamasıyla kısa süre hapis yattı.
17 Haziran-8 Temmuz 1924’te yapılan Komintern 5. Kongresinde Kontrol Komisyonuna seçildi.
1925'te yapılan kongre ile Türkiye'deki komünist hareketlerin yeniden birleşmesi sonucu tekrar şekillenen TKP'nin Genel Sekreteri seçildi. Haftalık komünist işçi gazetesi olan Orak Çekiç'i yayımladı. 1 Mayıs 1925'ten hemen önce İstiklal Mahkemesi tarafından komünist siyasi faaliyetleri nedeniyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak tutuklanmadan önce yurt dışına çıktı.
Mayıs 1926'da Viyana'da parti konferansını düzenledi. Burada TKP Genel Sekreterliği görevini Vedat Nedim Tör'e devrederek TKP Dış Bürosu Sekreteri ve TKP'nin Komintern temsilcisi oldu. Bu sırada TKP üyeliğinin Rusya Komünist Partisine (Bolşevik) devri için başvurusu Eylül 1926'da kabul edildi.
1926 sonlarına doğru TKP MK ve parti örgütleri içerisinde Kemalizme karşı tutum konusunda ayrılıklar çıkması üzerine Komintern adına duruma müdahale etmek üzere Ağustos 1927'de Moskova'dan İstanbul'a geldi. Eski Merkez Komitesini feshederek Kemalizm konusunda bir tarafta Vedat Nedim Tör ve Şevket Süreyya Aydemir gibi isimlerin fazla uzlaşmacı, diğer tarafta ise Nâzım Hikmet gibi isimlerin fazla çatışmacı eğilimleri karşısında merkez politikası etrafında partinin yeniden örgütlenmesine çalıştı. Parti birliği ve disiplininin ortadan kalktığı bu ortamda Eylül 1927’de TKP’ye yönelik tevkifatın Genel Sekreter Vedat Nedim Tör’e kadar ulaşmasının ve onun da polise tüm bildiklerini aktarmasının ardından Ekim 1927 sonlarında Şefik Hüsnü dahil hemen tüm yöneticileri kapsayan büyük bir tutuklama yapıldı ve 1928 TKP Davası açıldı. Toplam 1,5 yıl hapis cezası alan Şefik Hüsnü cezaevindeyken 1928'de yapılan Komintern 6. Kongresinde Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi.[6]
17 Nisan 1929’da tahliye olduktan bir süre sonra yeniden yurt dışına çıkarak Moskova’daki görevine döndü. 1930-1933 yıllarında Berlin'de Komintern'in Georgi Dimitrov başkanlığındaki Batı Avrupa Bürosu (WEB) ve Anti-Emperyalist Liga yöneticileri arasında yer aldı. Bu sırada Komintern Doğu Sekreterliği tarafından kendisinin (Ferdi) "Filistin, Suriye ve Mısır için KEYK temsilcisi sıfatıyla tayini" istendiğinde, "en küçük bir ihtirazı kayıt olmaksızın KEYK’nin emrine amade" olduğunu belirtmekle birlikte bunun "siyasi bakımdan ciddi mahzurları" olduğuna dikkat çekerek bunların başında şunun geldiğini belirtmekteydi: "Ankara hükûmeti bu ülkelerde siyasi polisin gizli bir kolunu hazır bulundurmaktadır. Kemalistlerin ajanları vasıtasıyla anında haberi olmadan ve gerici teşkilatlarla bir takım entrikalara girişmekten anında suçlanmadan tek bir Türk siyaset adamı bu ülkelerde kalamaz. Bu duruma daha da dikkatimizi gerektiren şey, bir süredir Kemalist yetkililerin ve Halk Partisi’nin komünistlerin kitleler gözündeki itibarını düşürmek için komünistleri gericiliğin oyununa gelmek ve gericiliğin müttefiki olarak davranmak ile suçlama taktiğini benimsemiş olmalarıdır." İkinci sorun, oralara gönderilirse kendisinin Türkiye ile ilişkilerinin tamamiyle kopacağı ve TKP'nin toparlanıp güçlenmesine destek olamayacağı idi. Yine de karar verilirse bu görev süresinin 3 ayı aşmaması gerektiğini vurgulamaktaydı.[2]
27 Şubat 1933'teki Reichstag yangını sonrasında Georgi Dimitrov ve Almanya'da bulunan diğer Komintern yöneticileriyle birlikte tutuklandı. Bu olayla ilgili olarak Komintern tarafından gerek evinde gerekse çalıştığı Anti-Emperyalist Liga mekânlarında Türkiye’deki birkaç kişiyi açığa çıkarabilecek mektup ve adreslerin ele geçirilmesinde "en basit gizlilik kurallarını kabaca ihlal ettiği" için soruşturmaya uğradı.[2] Almanya'da altı ay sonra tahliye oldu ve bir banka kasasında bulunan Komintern arşivini Nazilerden kaçırmayı başardı.
1933'te Cumhuriyet'in 10. yıldönümünde çıkarılan af sayesinde cezaevlerindeki TKP kadrolarının serbest kalması üzerine TKP MK genişletilmiş dış büro toplantısını düzenledi. Bu toplantıda TKP Merkez Komitesi Sekreterliğine Reşat Fuat Baraner ve İsmail Bilen seçildi. TKP Genel Sekreteri olarak Şefik Hüsnü'nün 1934 sonrası parti faaliyeti Komintern çalışmalarıyla sınırlı oldu.
1939 yılında Türkiye'ye dönmesine izin verildi ve I. Dünya Savaşındaki rütbesiyle tabip yüzbaşı olarak tekrar askere alındı fakat aynı yıl rahatsızlığı nedeniyle terhis edildi. Cemiyetler Kanunu'nda 1946 yılında gerçekleşen değişiklik sayesinde ve TKP kadroları içinden çıkan ve fikir ayrılığına düştükleri bir grubun Türkiye Sosyalist Partisini kurmasının hemen ardından Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisini kurdu. Kuruluşunun üzerinden 6 ay geçmeden parti kapatıldı ve Şefik Hüsnü'nün de içinde bulunduğu 43 parti yöneticisi tutuklandı. 1950'de Demokrat Partinin çıkardığı af ile serbest kalsa da 1951 yılında TKP'ye yönelik operasyon ve tutuklamalar (51 Tevkifatı) sırasında tekrar tutuklandı.
1951 Tevkifatında 5 yıl 10 ay hüküm giydi. 65 yaşını bitirmiş olduğundan cezası 4 yıl 2 ay ağır hapis ve 1 yıl 4 ay 20 gün müddetle Manisa'da sürgün cezasına çevrildi.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) MK Sekreterliğinin 22 Mayıs 1954 tarihli "1937 yılında Türkiye’ye giden 1218291 No.lu parti biletli, 1926’dan beri SBKP üyesi, 1890 doğumlu Türk FERDİ Bekir Hüseyinoviç Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nden çıkmış sayılmalıdır." şeklindeki kararıyla parti üyeliği sona erdi.[2]
Ölümü
[değiştir | kaynağı değiştir]Sürgün cezası bitip 1957'de tahliye olmasından bir süre sonra, 7 Nisan 1959'da Manisa'da öldü. Cenazesi Feriköy Mezarlığı'na defnedildi.[7]
Ayrıca bakınız
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "Dr. Şefik Hüsnü Deymer". TÜSTAV. 20 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2022.
- ^ a b c d e Akbulut, Erden (7 Ocak 2010). Dr. Şefik Hüsnü Deymer. TÜSTAV. ISBN 978-975-8683-85-7.
- ^ Hüsnü, Şefik (1995). Şefik Hüsnü: yazı ve konuşmalar. Kaynak Yayınları.
- ^ a b Atılgan, Gökhan (2020). Aydınlık içinde Dr. Şefik Hüsnü. Tüstav. ISBN 978-605-4513-48-2.
- ^ Parti tarihi. Türkiye komünist partisi'nin kuruluş dinamikleri (cilt 1). Yazılama Yayınevi. 2021. ISBN 978-605-2222-45-4.
- ^ Akbulut, Erden; Tunçay, Mete (16 Temmuz 2021). Türkiye Komünist Partisi’nin Kuruluşu, 1919-1925. YORDAM KİTAP. ISBN 978-605-172-385-3.
- ^ "Mustafa Kemâl'in hastalığı, ölümü, cenâzesi 302". Yeni Söz. 22 Temmuz 2019. 26 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2024.